22 Şubat 2018 Perşembe

AHLAKSIZ ARILAR DA VAR

  
    

    Sosyal düzenin kurulduğu her yerde, sosyal düzensizliği de deruhte eden güruhlar her zaman olmuştur. Sadece bilinçli hareket eden aklı başında insan topluluklarında değil ya!.
    Hırsızlık olayı başka dünyalarda, insanlar haricinde diğer canlı türleri arasında da görülebilmekte. Hayvani hırsları ile hareket etmek, böcekler dünyasının güzideleri bal arılarında bile olabiliyor.
    Hele bir de kaynakların yetersiz, kıt olduğu zamanda değerli bir hazinenin, kıymetli bir emtianın sahibi iseniz.. Bal gibi..
    Bal o kadar değerli bir besin ki,  yabani arılar, arı kuşu,  fare, örümceklerden tutun, ayılara, insanlara kadar.. Çok türlerin elde etmeye çalışması yetmezmiş gibi, bal arılarından da elin malını gasp etmeye çalışan, ahlakı bozuk, kendisi bal yapmayıp diğer kovanları talan edenler de olabiliyor.
    Bunlar ahlaksızlık da o kadar azmışlar ki çete vari bir oluşum ile koloni bile oluşturmuş oluyorlar.  Tabi bunu tek başına yapamayacağını anlayan hırsız arılar birleşip, kırk harami gibi çeteleşip, haydutluk da yapabiliyor.
    Hırsızın alnında "bu hırsız" yazmıyor tabi, ama bu yağmacıları tanıması zor değil.  Kovan etrafında, girilecek delik arayan, avare avare dolaşan tipler görürseniz, oğul çıkışı olmadığı halde yakın çevrede gruplaşan arı toplulukları oluşuyor ise yağmacıdır.
    Arlı, namuslu arılar her gün, gün ışır ışımaz yollara koyulup, çiçek çiçek dolaşırken, bunlar kovanları gözetler.
    Gerçi her kovanın girişinde nöbetçi arılar vardır. Bu nöbetçiler ölümüne kovanı savundukları, korudukları, bekçilik yaptıkları için her önüne gelen, elini kolunu sallaya sallaya kovana giremez.
    Diğer başka kovanın işçi arısı şaşırır, yanlış kovana gelirse, bu nöbetçiler tarafından , varsa üzerinde polen, nektar bakılır, yabancı da olsa kovana alınır. Ama kovanda görevliler (11-20 günlük işçi arılar) tarafından üzerindeki ganimetlerden, ayağında polenden, karnında nektar'a kadar, ne varsa alınıp, hemen sonra tekme tokat dışarı atılır.
     Kaldı ki bu istilacı işçi arılardan, talan amaçlı kovana girmek isteyecek, hazıra konmaya çalışacak, arıların kovana girişi mümkün değildir.
    Hatta çok daha ilgincini Nizamettin Kayral'ın yeni teknik arıcılık kitabında okudum. Belki inanmazsınız diye kaynak da veriyorum. Girişte yakalar ise güvenlik de görevli arılar, üzerinde de bişeyler varsa kovana kabul eder, sonra donuna kadar alır hemen dışarı atarlar dedik ya. Tam tersi yağmacı kovana bişekil de nasıl olduysa kalabalığa karışıp girdi de çıkışta yakalanır ise bunu da kesinlikle yanına bırakmazlar. Üç dört arı hemen tepesine çullanır, güzel bir dayaktan sonra zorla çaldığı balı kusturur. Kustuğu balı da görevliler kendisi emerek tekrar petek gözündeki yerine depolarlar.
    Ana arı yağmacılara karşı tedbirini, koloniyi güçlü tutarak almaya çalışır. Çünkü ne kadar çok kalabalık bir koloni ise o kadar güçlüdür.
    İstilacı arıların kovana yapacağı toplu bir hücumda, savunmaya görevli işçi arılar hemen kovan ağzı bekçilere yardıma gelir. Değil kovana girmek yaklaştırmaz bile.
    Fakat istilacı arılar ahlaksızlığı meslek edindiğinden, sanki genleri hırsızlık yapmaya alışmış gibi kovanın zayıf anını gözetler.
    Diğer yanda yetiştirdikleri yavrularına bir parça polen, birkaç kaşık bal bulmak, evinin bacası tüttürmek, yuvasını devam ettirmek için, evini, yuvasını, kovanını bırakıp uzak mesafelere giden işçi arı sayısı çok olduğunda, kovanın mevcudu da  azaldığından savunulması da zorlaşır.
     İşçi arılar mevsim durumu ve kovan içi ısı dengesini gözeterek kovan ağızlarını Propolis ile kapatıp küçültürler ama..
     Hırsızlıkla başkasının malına bedavaya konmaya alışan, ahlaksızlığı huy edinmiş arılar için, hem güçsüz bir kovan, hem de hazinenin üstünde oturuyor olması, kaçırılmaz bir fırsattır.
    Bir kere güçsüz olduğunu fark ettiler mi artık hırsıza kilit tutmaz.  Beleş ganimete ağızlarının suyu akan istilacı tembel arılar, hep birlikte organize hareket edip, çoğalır ve toplu saldırır.
    İstila ile ele geçirdikleri kovanda resmen talan yaparlar.
    Genetiği icabı hırsızlığı adet edinenler olduğu gibi, serseri, başıbozuk tiplerden de oluşabilirler. Yazın, oğul olarak çıkmış fakat bir yuva edinmek yerine, kırlarda gezmiş, yiyecek tükenip aç kalınca, birleşerek korsan baskınla geçinmeye çalışan yağmacılardır bunlar.

     Bu talan işi öyle bir huy haline gelmiştir ki, hemen kendilerine yeni hedefler belirler, yeni zayıf kovanlar ile yeni istilalara, haydutluklar'a gözlerini dikerler. Gözlerine kestirdikleri hedeflere bilenip, fırsat beklerler.
    Artık ahlakları da bozulduğundan, ben bunlara ahlaksız arılar diyorum. Arıcılar kibarca yağmacı arı deseler de..

21 Şubat 2018 Çarşamba

NE ZAMAN DEĞERLİSİN


     
    
    
     Sen, sen olduğun için değil, sistemin bir parçası olduğun için değerlisin. Bu hangi ülkenin atasözü diye aramayın lütfen, bu âcizane fakirin.
    Bakıyorum neredeyse bütün varlıklar, sosyal yaşantı içinde gelişimini sürdürebiliyor.
    Sosyal etkileşim dediğimiz; hep birlikte hayatı kucaklama, yaşam standardını artırdığı gibi, hayatı ve gelecek nesillerin gelişimini de kolaylaştırıyor.
    Bir yaşlı Hasan Amca tanımıştım arıcılık kursunda, "insan yiyeceği gıdayı biriktirmeyi, saklamayı, ihtiyaç olunca kullanmayı, arıdan öğrendi" derdi.
   -"Bu araştırmacı Arıcı fotoğrafı ne alaka?" diyen yoktur herhalde. Varsa,
    -Bir Arının kaç gözü var!. Bilen var mı ?..
    -İki ?.
    -Hayır değil işte. Beş.
    İki büyük göz uzağı görürken, iki büyük gözün ortasındaki üç küçük göz de karanlıkta yakını görür.
  - Pekala burnu nerede ?
  - Başında değil mi ?
  - Üzgünüm maalesef. Karnında... Uçakların hava alığı gibi; uçuşta hem havalandırıyor, hem serinletiyor. Dili zaten bal, nektar toplama da türü bile belirliyor. Pekâlâ, göz, burun, ağız dedik.
   - Kaç kanadı var?
    -İki?
    -Yok hayır. Dört...  Evet, ikisi büyük kanat, ikisi de küçük kanat; dört tane kanat var. Hatta çok uzun uçuşlarda küçük ve büyük kanatları kilitleyerek uçabiliyor.
     Şahsi özelliklerine çok girmiyorum. Bu özellikler arıyı arı yaparken esas arıyı değerli kılan koloni de aldığı vazife. Evet bebek bakmakla sorumlu olanları varken, velinimeti olan anaya hizmet edenler de var. Kovan ağzı bekçiliği yapan varken, yeni yetmelere uçuş eğitimi yaptıranı da var. 
      Gördüğünüz gibi bu özellikler; yani mükemmel yaratılış özellikleri, arıyı,  evet bu arıdır.. Diye tanıttırıyorlar bize. Ama esas onu değerli kılan koloni de aldığı vazife.         
      Gerçi bu arı konusuna da çok girdik biliyorum, profesyonel arıcı dostlarım var eleştiri durumuna göre bunu şifalı kovandaki blog'um'da  yayınlayayım bari.
      - Blog'er mısın?
      - Hayır, değil, alakası yok... Üç tane olumsuz kelime kullanacağıma,İnşallah daha mı doğru olurdu ?..
       -Örneği arıdan değil de (Madem böyle bir söz söyledin) askerlikten versen daha anlaşılır olmaz mıydı ?.. Derseniz?
       - Çok doğru... Derim.
     Askerlikte bir kişiyi gösterip bu Ali'dir, dediğinizde çok şey ifade etmez (Er Ali ile karıştırmayın lütfen). Ama bu Yüzbaşı Ali'dir deyince (taşıdığı sorumluluktan dolayı) değeri yüzle katlanır.

6 Şubat 2018 Salı

SON DEĞİL YENİ BİR BAŞLANGIÇ

   

      
      Bal arılarında kovan içi sosyal yaşantının ne şekilde olduğunu bilenler vardır.
      Müsaadenizle  şöyle anlatayım kovan için ana arı olmazsa olmazdır. Ana arı sürekli yavrular yumurta bırakır. Etrafında ona hayatı pahasına hizmet eden, onu koruyan, görev bölümlerine katılan, yani petek gözlerini temizleyen, kovan da bekçilik yapan, kovana gıda taşıyan daha sayamadığım birçok hizmetleri ana arının etrafında ölümüne yapan işçi arılar  vardır. Çünkü onlar en fazla üç beş ay yaşar ama ana arı, arı sütüyle besledikleri için onun ömrü 5 yıldır.
     Bu ne zamana kadar devam eder?.  Ne zaman ki ana arı yaşlandı, doğurganlığını kaybetmeye başladı, etrafında kendisine hizmet eden işçi arılar tarafından sıkıştırılır, daha çok yumurtlaması için. Çünkü kovanın hayatını devam ettirebilmesi için bu hayati önemdedir. Fakat  ana arı buna cevap veremez. Hatta  çok yavruluyormuş havası verir, diğer işçi arıları aldatmaya çalışır. Öyle olunca etrafında kendisine hizmet eden işçi arılar, ana memesi yapmaya başlarlar. Gizli olarak kıyı köşelere, ana arının göremeyeceği yerlere. Çünkü ana arı, bu ana memelerini gördüğü anda keser. Ne zaman ki iş o kerteye gelir, ana arı yeterli yumurtlamaya cevap veremez. Yani toplumdan sağladığı menfaat topluma sağladığı faydanın üzerine çıkması ile kaçınılmaz son gelmiştir. 
     İşçi arıları yaptıkları ana memelerine artık ana arıyı yaklaştırmazlar. Bu ana arı için kendisini gözden çıkartıldığı anlamına gelir. Yeni genç ana arı, petek gözünden çıkınca çiftleşme uçuşuna gider, dönüşte artık yaşlı ana arının kovanda yeri yoktur, dışarı atılır.
     Kâinatta aslında her şey mükemmellik üzerine cereyan eder.  Yüce yaratıcının takdiriyle. Fakat insan toplumlarında, insanlar iyi ye olduğu gibi, fenaya da yatkın oldukları için bazen çıkar ilişkileri, menfaatler ön plana alınır. Başındaki liderden hayır gelmeyeceğini görseler bile sırf menfaatleri bir süre daha devam etmesi için onu desteklerler. Fakat kısa bir zaman  menfaatlerine göre yürütseler de işleri, arkasından gelen büyük yıkımlardan onlarda etkilenir.
   Toplumsal, siyasi, içtimai hareketlerin söz konusu olduğu her yerde bu böyledir. Çoğunluk "biz memnunuz" dese de. Sosyal kanunlarda matematik gibi kesindir. Sonuçlarına hep beraber katlanılır.