Sosyal düzenin kurulduğu her yerde, sosyal düzensizliği de deruhte eden güruhlar her zaman olmuştur. Sadece bilinçli hareket eden aklı başında insan topluluklarında değil ya!.
Hırsızlık olayı başka dünyalarda, insanlar haricinde diğer canlı türleri arasında da görülebilmekte. Hayvani hırsları ile hareket etmek, böcekler dünyasının güzideleri bal arılarında bile olabiliyor.
Hele bir de kaynakların yetersiz, kıt olduğu zamanda değerli bir hazinenin, kıymetli bir emtianın sahibi iseniz.. Bal gibi..
Bal o kadar değerli bir besin ki, yabani arılar, arı kuşu, fare, örümceklerden tutun, ayılara, insanlara kadar.. Çok türlerin elde etmeye çalışması yetmezmiş gibi, bal arılarından da elin malını gasp etmeye çalışan, ahlakı bozuk, kendisi bal yapmayıp diğer kovanları talan edenler de olabiliyor.
Bunlar ahlaksızlık da o kadar azmışlar ki çete vari bir oluşum ile koloni bile oluşturmuş oluyorlar. Tabi bunu tek başına yapamayacağını anlayan hırsız arılar birleşip, kırk harami gibi çeteleşip, haydutluk da yapabiliyor.
Hırsızın alnında "bu hırsız" yazmıyor tabi, ama bu yağmacıları tanıması zor değil. Kovan etrafında, girilecek delik arayan, avare avare dolaşan tipler görürseniz, oğul çıkışı olmadığı halde yakın çevrede gruplaşan arı toplulukları oluşuyor ise yağmacıdır.
Arlı, namuslu arılar her gün, gün ışır ışımaz yollara koyulup, çiçek çiçek dolaşırken, bunlar kovanları gözetler.
Gerçi her kovanın girişinde nöbetçi arılar vardır. Bu nöbetçiler ölümüne kovanı savundukları, korudukları, bekçilik yaptıkları için her önüne gelen, elini kolunu sallaya sallaya kovana giremez.
Diğer başka kovanın işçi arısı şaşırır, yanlış kovana gelirse, bu nöbetçiler tarafından , varsa üzerinde polen, nektar bakılır, yabancı da olsa kovana alınır. Ama kovanda görevliler (11-20 günlük işçi arılar) tarafından üzerindeki ganimetlerden, ayağında polenden, karnında nektar'a kadar, ne varsa alınıp, hemen sonra tekme tokat dışarı atılır.
Kaldı ki bu istilacı işçi arılardan, talan amaçlı kovana girmek isteyecek, hazıra konmaya çalışacak, arıların kovana girişi mümkün değildir.
Hatta çok daha ilgincini Nizamettin Kayral'ın yeni teknik arıcılık kitabında okudum. Belki inanmazsınız diye kaynak da veriyorum. Girişte yakalar ise güvenlik de görevli arılar, üzerinde de bişeyler varsa kovana kabul eder, sonra donuna kadar alır hemen dışarı atarlar dedik ya. Tam tersi yağmacı kovana bişekil de nasıl olduysa kalabalığa karışıp girdi de çıkışta yakalanır ise bunu da kesinlikle yanına bırakmazlar. Üç dört arı hemen tepesine çullanır, güzel bir dayaktan sonra zorla çaldığı balı kusturur. Kustuğu balı da görevliler kendisi emerek tekrar petek gözündeki yerine depolarlar.
Ana arı yağmacılara karşı tedbirini, koloniyi güçlü tutarak almaya çalışır. Çünkü ne kadar çok kalabalık bir koloni ise o kadar güçlüdür.
İstilacı arıların kovana yapacağı toplu bir hücumda, savunmaya görevli işçi arılar hemen kovan ağzı bekçilere yardıma gelir. Değil kovana girmek yaklaştırmaz bile.
Fakat istilacı arılar ahlaksızlığı meslek edindiğinden, sanki genleri hırsızlık yapmaya alışmış gibi kovanın zayıf anını gözetler.
Diğer yanda yetiştirdikleri yavrularına bir parça polen, birkaç kaşık bal bulmak, evinin bacası tüttürmek, yuvasını devam ettirmek için, evini, yuvasını, kovanını bırakıp uzak mesafelere giden işçi arı sayısı çok olduğunda, kovanın mevcudu da azaldığından savunulması da zorlaşır.
İşçi arılar mevsim durumu ve kovan içi ısı dengesini gözeterek kovan ağızlarını Propolis ile kapatıp küçültürler ama..
Hırsızlıkla başkasının malına bedavaya konmaya alışan, ahlaksızlığı huy edinmiş arılar için, hem güçsüz bir kovan, hem de hazinenin üstünde oturuyor olması, kaçırılmaz bir fırsattır.
Bir kere güçsüz olduğunu fark ettiler mi artık hırsıza kilit tutmaz. Beleş ganimete ağızlarının suyu akan istilacı tembel arılar, hep birlikte organize hareket edip, çoğalır ve toplu saldırır.
İstila ile ele geçirdikleri kovanda resmen talan yaparlar.
Genetiği icabı hırsızlığı adet edinenler olduğu gibi, serseri, başıbozuk tiplerden de oluşabilirler. Yazın, oğul olarak çıkmış fakat bir yuva edinmek yerine, kırlarda gezmiş, yiyecek tükenip aç kalınca, birleşerek korsan baskınla geçinmeye çalışan yağmacılardır bunlar.
Bu talan işi öyle bir huy haline gelmiştir ki, hemen kendilerine yeni hedefler belirler, yeni zayıf kovanlar ile yeni istilalara, haydutluklar'a gözlerini dikerler. Gözlerine kestirdikleri hedeflere bilenip, fırsat beklerler.
Artık ahlakları da bozulduğundan, ben bunlara ahlaksız arılar diyorum. Arıcılar kibarca yağmacı arı deseler de..
